Kadın! Resim Sergisi


Esma Uludağ

İki üniversite bitirdi, memur oldu, anne oldu, öğrenciliği ise hiç bırakmadı… Son olarak Gediz Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu’nu birincilikle tamamladı. Diplomasını da biri henüz 38 günlük 3 çocuğuyla birlikte aldı, eğitim aşkı ve okuma azmiyle alkışlandı. Esma Uludağ 3 çocuğuyla Meriç’i geçerek, Yunanistan’da aile birleşimi için beklemeye başladı. Bir gece önce felç daha sonra kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. 


Nur Ener Kılıç

Gazeteci Nur Ener Kılınç,  3 Mart 2017’de tutuklandı. Burada yaklaşık 3-4 gardiyan tarafından çıplak arama tacizine, işkencesine maruz bırakıldı. Çıplak aramanın yapılacağı esnada dar küçücük bir odada 3-4 gardiyan bulunuyordu. Günlük sohbetlerine, seviyesiz dedikodularına devam ediyorlardı. Çıplak arama yapılırken sizler de mi burada olacaksınız diye sorduğunda kahkaha atarak kendisine cevap verdiler.


Narin Günay

Türkiye’nin karanlık sayfalarından biri olan Narın Günay cinayeti, yalnızca bir küçüğün hayatının trajik sonunu değil, aynı zamanda adaletin, insan onurunun ve umudun ne kadar kırılgan olduğunu bizlere hatırlatıyor. Bu cinayette aydınlatılamayan yönler ve yetkililer tarafından yapılan ihmaller ile o, bu hayatın kaybolan bir parçası oldu. Narin için adalet arayışı halen devam ediyor.


Fatma Elif Kutlu

Fatma Elif Kutlu’nun hayatını kaybetmesi, umutların ve hayallerin son bulması ile derin bir boşluk bırakıyor. Eski sevgilisinin şiddetiyle yaşamını yitiren o masumiyet, ruhumuzu sarsıyor. Kaybın bıraktığı acı yalnızca bireysel bir yıkım değil, toplumun da yaralarına dikkat çekiyor. Hepimizin savaşı, daha güçlü adımlar atmak ve bu tür trajedilere dur demek olacak. Acıyı yüreğimizde hissediyoruz.


Melek İpek

78 yaşındaki Melek İpek, hukukun değil, zulmün pençesine düştü. Yargıtay, MASAK raporlarının açıkça yalanladığı suçları “varmış” gibi kabul ederek onun özgürlüğünü elinden aldı. Resmi belgelerde şüpheli hiçbir işlem bulunmadığı halde, mahkeme sanki suç delilleri varmış gibi karar verdi.

Yıllarca iyilik ve adalet için mücadele eden bir ailenin annesi, yaşına ve bir çok hastalığına rağmen şimdi cezaevinde. İçinde adalet olmayan rejimin kuklası olan yargı, ömrünün sonbaharında 78 yaşındaki bir kadının son günlerini parmaklıklar arkasında tutmaya devam ediyor.

Bir gün bu haksızlıklara dur demeyen herkesin başına gelebilecek bu hukuksuzluğa kim dur diyecek?


Şerife Sulukan

Haksız yere cezaevinde tutulan Şerife Sulukan, rejimin soğuk ve kayıtsız tutumunun acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. Felçli bedenine rağmen, onu cezaevinde tutanlar, insani değerlerin hiçe sayılmasına sebep oluyor. Şerife Sulukan’ın yaşadığı trajedi, adaletin yerini bulamadığı, mağdurların sessiz çığlıklarının duyulmadığı bir ortamın varlığını acı bir şekilde hatırlatıyor. Bu acı hikâye, daha duyarlı, insancıl bir sistem için çabalamamız için herkesi çağırıyor.


Özgecan Arslan

Özgecan Arslan’ın trajik kaybı, yalnızca toplumsal cinsiyet temelli şiddetin acı bir hatırlatıcısı değil, aynı zamanda toplumsal uyanış için bir çağrı olmuştur. Onun cinayeti, kadınların güvenliğini sağlamak ve adaletin peşinden gitmek için verilen mücadeleyi vurgulamaktadır. Bu trajedi, hepimize her canın kıymetini hatırlatırken, benzer acıların yaşanmaması için toplum olarak el birliğiyle mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. Onun kaybı, adaletin simgesi olmaya devam ediyor.


Gülten Nene

Gülten Nene, cezaevinde kanserle mücadele ediyor ve acilen tedavi görmesi gerekiyor. Bununla beraber cezaevi yönetimi, sağlık hizmetleri konusunda yetersiz kalıyor ve Gülten’in sürekli olarak tedaviye erişimini engelliyor. Sağlık durumu giderek kötüleşen, kilo kaybı ve şiddetli ağrılarla boğuşan Gülten Nene’nin bütün ailesi derinden etkileniyor. Gülten’in durumu, cezaevlerindeki sağlık hakları ihlalleri ve adalet sistemi açısından önemli bir örnek durumunda.


F.Y.

Yeni doğum yapmış bir anne, henüz bebeğini kucağına almışken gözaltına alındı. Bir annenin en hassas ve en özel anlarında yaşadığı bu durum, hem onun hem de bebeğinin sağlığını tehlikeye attı. Kanunda hiçbir karşılığı olmayan suçlamalarla bir anne ve bebeği daha parmaklıklar arkasına gönderildi. Anne ve bebeğin birbirine en çok ihtiyacı olduğu bu dönemde yaşananlar, vicdanları sızlattı.


Fatma Köklü

Fatma Köklü’nün güzel hayalleri ve önünde uzun yıllar vardı. Hayatı umutla doluydu, sevdikleriyle birlikte nice güzel günler geçirecekti. Ancak bir insanın karanlık öfkesi, onun ışığını söndürdü ve geride kapanmaz bir yara bıraktı. Fatma Köklü, hayatının baharında, vahşice saldırıya uğradı. Yaşananlar, sadece bir kadının değil, bir ailenin hayatını da altüst etti. Cinayet, toplumda büyük yankı uyandırırken, geride tarifsiz bir acı bıraktı.


Fatma Şentürk

Fatma Şentürk, 34 yaşındaydı. Hayalleri, umutları ve yarına dair planları vardı. Ama boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından canice hayattan koparıldı.

Son bir konuşma için katili ile buluştu. Sözcükler bıçak darbelerine dönüştü, umut yerini dehşete bıraktı. Fatma bir daha evine dönemedi.

Şimdi geriye, susturulmuş bir ses, yarım kalmış bir hayat ve adalet mücadelesi kaldı. Onun hikâyesi, duyulmayan tüm seslerin yankısı olarak burada, tam karşımızda duruyor.


Hanife Arslan

82 yaşındaki hasta tutuklu Hanife Arslan, infazının tamamlanması ardından tutulduğu Van Cezaevi’nden tahliye oldu.

Delil niteliği tam olmayan gerekçelerle “Örgüt üyesi olmak” iddiasıyla hakkında verilen 6 yıl 3 ay cezanın onaylanmasının ardından 2022 yılında tutuklanan Hanife Arslan, infazını tamamlaması ardından denetimli serbestlik şartıyla tahliye edildi.

KOAH, yüksek tansiyon, şeker gibi birçok hastalıkla mücadele eden Hanife Arslan’a, avukatları ve ailesinin birçok kez tahliye için girişimde bulunmasına rağmen ısrarla cezaevinde kalabilir raporu verildi ve tahliye edilmedi.


Kız Çocukları Davası

Bugün dünya kadın haklarını konuşurken, Türkiye’de 15’i kız çocuğu olmak üzere 41 kişi büyük bir hukuksuzluk yaşıyor. İstanbul’da gözaltına alınan ve 29’u tutuklanan kadınlar, sadece ders verdikleri, vakit geçirdikleri veya parkta piknik yaptıkları için “terör” suçlamasıyla karşı karşıya. Çocuklar avukatsız saatlerce tutuldu, birbirleriyle konuşmaları yasaklandı, hatta bir polis memuru tarafından kan kusturulmakla tehdit edildi.

Bu adaletsizliğe Türkiye’den ve dünyadan tepki yükseliyor. Washington merkezli ICRD Direktörü Rebecca Cataldi, insan hakları gözlemcisi Andrea Barron ve Paris Barosu’ndan avukat Anaïs Lefort davayı yakından takip ediyor. Kadınların eğitim alması ve bir araya gelmesi suç değildir, ancak bugün bu temel haklar bile tehdit altında.

Kadınlar Günü, sadece kutlama değil, mücadele günüdür. Bugün, hukuksuzluğa uğrayan bu kadınlar için ses çıkarma, dayanışmayı büyütme günüdür!


İranlı Mehsa Amini

Mehsa Jina Amini (21 Eylül 1999 – 16 Eylül 2022), zorunlu başörtüsüne karşı çıktığı için Tahran’da tutuklanan ve ardından polis nezaretinde öldürülen İranlı bir kadındı. Ölümünün ardından İran genelinde protesto gösterileri düzenlendi. Dünyanın her yerindeki insanlar ve hükûmetler onun ölümüne büyük tepki gösterdi.


Narges Mohammedi

2023 Nobel Barış Ödülüne, İran’da tutuklu bulunan insan hakları aktivisti Nergis Muhammedi layık görüldü. Norveç Nobel Komitesinden yapılan açıklamada, Muhammedi’nin “İran’da kadınlara yönelik baskıya ve sistematik ayrımcılığa karşı verdiği mücadele”ye vurgu yapıldı.


Özlem Meci:

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, kadın hakları ve özgürlük mücadelesinin sembolü olsa da, Türkiye’de birçok kadın hukuksuzluk ve adaletsizlikle karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Özlem Meci, hamile olmasına rağmen sadece eşi nedeniyle rehin alındı ve daha sonra tutuklandı. Doğum yapmak üzere hastaneye kaldırıldığında bile askerlerin gözetimi altındaydı ve bir komutan, doğum sırasında kapının açılmasını emretti. Bir kadının en özel ve hassas anlarından biri olan doğum sürecinde bile insanlık dışı muameleye maruz kalması, Türkiye’de kadın haklarının nasıl ihlal edildiğini gözler önüne seriyor. 8 Mart, yalnızca bir kutlama değil, aynı zamanda bu adaletsizliklere karşı kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesini daha da yükseltme günüdür.